Zengin
bir iş adamının bahçesinde, yan yana dikilen iki limon ağacı vardı. Mayıs ayı
sonlarında açan limon çiçekleri, bütün bahçenin havasını bir anda değiştirir ve
apartmanlara hapsedilmiş insanlara baharın geldiğini müjdelerdi.
Uykudan Önce l Çocuk Masalları ve Çocuk Hikayeleri
Uykudan Önce, çocuk masalları kısa ve çocuk hikayeleri kısa kategorilerinde masal okuyabileceğiniz bir masal sitesidir.Uyku masalları ve uyku hikayeleri ile çocuklarınızın hayal gücünü geliştirebilirsiniz.
Hansel ve Gratel
Bir zamanlar Hansel ve Gratel adında iki kardeş varmış. Anneleri onlar daha bebekken ölmüş. Oduncu olan babaları, anneleri öldükten birkaç yıl sonra tekrar evlenmiş.
Oduncunun yeni karısı hali vakti yerinde bir aileden geliyormuş. Ormanın kıyısında eskimiş bir kulübede oturmaktan ve kıt kanaat yaşamaktan nefret ediyormuş. Üstelik üvey çocuklarını da hiç sevmiyormuş.
Pinokyo Masalı
Bir varmış, bir yokmuş, evvel zaman içinde küçük bir kasabada Geppetto adına yaşlı bir oyuncakçı varmış. Yaptığı tahtadan oyuncakları satarak geçimi bununla sağlıyormuş. Yaşlı oyuncakçının çocuğu yokmuş. Bir çocuğu olmasını çok ama çok istermiş.
Günlerden birgün Geppetto oyuncak yapmak için ormana kütük aramaya gitmiş. Tam istediği gibi bir kütük görmüş ve: -" Tam aradığım gibi bir kütük. Bununla gidip güzel bir kukla yapacağım" demiş ve kütüğü aldığı gibi dükkanın yolunu tutmuş. Dükkana geldiğinde Geppetto usta kütüğü yontmaya başlamış.
Kütüğü her yontuşunda : Ah ! Ah! diye sesler geliyormuş. Geppetto usta etrafa bakınıp: -" Bu seste nereden geliyor" demiş, ama etrafta kimseyi göremeyince: -" Herhalde bana öyle geldi" diyerek işine devam etmiş. Kuklanın önce başını, sonra gövdesini, kollarını ve ayaklarını bitirmiş. Sonra kuklayı sandalyenin üzerine oturtmuş. Etrafı temizlemeye başladığında: -" Merhaba" diye bir ses duymuş. Etrafa bakınmış kukladan başka kimsecikler yokmuş. Yine bana öyle geldi herhalde diyerek işine devam etmiş.
Günlerden birgün Geppetto oyuncak yapmak için ormana kütük aramaya gitmiş. Tam istediği gibi bir kütük görmüş ve: -" Tam aradığım gibi bir kütük. Bununla gidip güzel bir kukla yapacağım" demiş ve kütüğü aldığı gibi dükkanın yolunu tutmuş. Dükkana geldiğinde Geppetto usta kütüğü yontmaya başlamış.
Kütüğü her yontuşunda : Ah ! Ah! diye sesler geliyormuş. Geppetto usta etrafa bakınıp: -" Bu seste nereden geliyor" demiş, ama etrafta kimseyi göremeyince: -" Herhalde bana öyle geldi" diyerek işine devam etmiş. Kuklanın önce başını, sonra gövdesini, kollarını ve ayaklarını bitirmiş. Sonra kuklayı sandalyenin üzerine oturtmuş. Etrafı temizlemeye başladığında: -" Merhaba" diye bir ses duymuş. Etrafa bakınmış kukladan başka kimsecikler yokmuş. Yine bana öyle geldi herhalde diyerek işine devam etmiş.
Dört Mevsim Masalı
Bir zamanlar Toprak Ana, evinde yalnız yaşıyormuş. Yalnız yaşamak zormuş, bu yüzden canı çok sıkılıyormuş. Bir gün kalkmış, gök kralına misafirliğe gitmiş. Sarayın kapısına varınca, gürültüler, patırtılar duymuş.
Kararsız Çiçek Menekşe
Şimdi anlatacaklarım evvel zaman içinde kalbur zaman içinde diye geçer bu masalda. Siz deyin yüz yıl, ben diyeyim yüz bin yıl önce geçmiş. Bana bu masalı anlatan ninem de pek hatırlamıyor kaç yüz yıl önce olmuş bu olay. Ama sanırım o zamanlar yeryüzü bile daha yeni yeni oluşuyormuş. Tabii o yüzden de doğa ananın işi pek çokmuş. Her gün binlerce çiçeği yeryüzüne ekiyor, onlara değişik değişik biçimler renkler veriyormuş.
Korkak Tavşan Masalı
Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde;
develer tellal, pireler berber, karınca dülger iken;
eski hamamın tası yok,
peştamalın ortası yok.Falan filan karıncayı nallayıp
sırtına palan vuran,
duydun mu sen hiç böyle yalan?
O yalan, bu yalan, fili yuttu bir yılan.
Heybenin gözünden camız yavrusu düştü.
Eşeğe binip deveyi kucağına alan ağalar,
söyleyin bakalım bu damı yalan?
Yalanı yuhalayalım hadi bakalım masala başlayalım..
develer tellal, pireler berber, karınca dülger iken;
eski hamamın tası yok,
peştamalın ortası yok.Falan filan karıncayı nallayıp
sırtına palan vuran,
duydun mu sen hiç böyle yalan?
O yalan, bu yalan, fili yuttu bir yılan.
Heybenin gözünden camız yavrusu düştü.
Eşeğe binip deveyi kucağına alan ağalar,
söyleyin bakalım bu damı yalan?
Yalanı yuhalayalım hadi bakalım masala başlayalım..
Kırmızı Başlıklı Kız Masalı
Bir zamanlar küçük bir kız varmış, Bu küçük kız hep kırmızı başlıklı bir pelerin giyermiş. Bu yüzden herkes ona kırmızı başlıklı kız diyormuş.
Uyumak İstemeyen Zürafa | Uyku Masalı
zaman ağaçların en yüksek dallarındaki yaprakları rahatlıkla yiyebiliyormuş.
Bir gün yine karnı acıkmış.
Kurşun Asker
Bir varmış, bir yokmuş evvel zaman içinde kalbur saman içinde, uzak bir ülkede bir oyuncak evinin içinde tam altı tane kurşun asker yaşarmış. Bunları bir gün alıp bir oyuncakçı dükkanının vitrinine koymuşlar. Altısı da tüfekleri omzunda hazır ol da duruyormuş.
En Güzel Çiçek
İki boncuk gibi parlayan iri mavi gözleriyle bir çiçek kadar güzelmiş Maviş. Annesi altın gibi ışıldayan sarı uzun saçlarını örer, bu örgüler üzerine beyaz bir kurdeleyi bir kelebek gibi kondururmuş . Sonra nar kırmızısı entarisi altına beyaz pabuçlarını giyermiş Maviş. O zaman da bu küçük kıza bir bakan bir daha bakmaktan kendini alamazmış.
Kurbağa Prens Masalı
Bir varmış, bir yokmuş, eski zamanlarda yedi tane kızı olan bir kral yaşarmış. Bu kralın kızlarının içlerinde en güzeli en küçük olanlarıymış. Küçük prenses havanın güzel olduğu günlerde gölün kenarında altın topuyla oynamayı çok severmiş.
Güzel ve Çirkin
Küçük Deniz Kızı Masalı
Rapunzel
Bir zamanlar bir evli mutlu bir çift varmış ama bu çiftin çocukları yokmuş ve çocuk sahibi olmayı çok istiyorlarmış. Gel zaman git zaman kadın sonunda bir bebek beklediğini fark etmiş.
Bir gün pencereden komşu evin bahçesindeki güzel çiçekleri ve sebzeleri seyrederken, kadının gözleri sıra sıra ekilmiş özel bir tür marula takılmış. O anda sanki büyülenmiş gibi o marullardan başka şey düşünemez olmuş.
“Ya bu marullardan yerim ya da hasta olurum” demiş kendi kendine. Yemeden içmeden kesilmiş, zayıfladıkça zayıflamış.
Sihirli Fasulye Sırığı
Bir zamanlar yoksul ve dul bir kadın varmış. Oğlu çok tembel bir delikanlı olduğu için paraları yok denecek kadar azmış.
Bir gün o kadar zor bir duruma düşmüşler ki, kadıncağız ellerinde kalan tek mal varlığını, Süt Beyazı isimli ineklerini satmaya karar vermiş. Oğluna ineği pazara götürüp satabileceği en iyi fiyata satmasını söylemiş.
Delikanlı pazara giderken yolda tuhaf bir yaşlı adama rastlamış. Yaşlı adam ineğe bir göz atmış ve delikanlıya,
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)